Ne yazık ki, rüyaydı…


İstanbul’a ilk geldiğimiz yıllar

da görmüştüm rüyamı. Sahil kenarında, kum ve kayalıkların hemen dibinde kurulmuş 2 katlı bir yalıdayım. İkinci kattaki salonun denize bakan ön yüzündeki pencereleri, boydan boya, duvardan duvara camla kaplıydı. Kocaman bir salondu. Hatta  salondaki, koltuk ve diğer eşyalar bile bej ve kahverengi ağırlıktaydı. Salona merdivenleri çıkarak girdiğimden etrafa göz atmıştım. Pencerelerden dışarısı  ayna gibi görünüyordu. Önümüzdeki denizde uçsuz bucaksız hafif dalgalıydı.

Birden kendimi o salonun orta yerinde ayakta  duran, koyu kahverengi renkte yanlarında iki cebi olan, tiril tiril  yün hırka giymiş uzun boylu bir beyle tokalaştığımı ve salon camının önünde ayakta konuşurken buldum. Bu arada da  siyah takım elbiseli iki üç adam da bir aşağı bir yukarı iniyorlardı. Merdivenleri çıkarken de o takım elbiselileri görmüştüm. Ama yüzleri hiç gözükmüyordu, hep sırtlarını görüyordum. Yanımıza gelmiyorlardı zaten işleri var gibi telaşlıydılar sanki.

Biz salondaki  camdan denize bakıyoruz yan yana.. O kadar yakın mesafedeyiz ki….Fakat hava yarı kapalı ve kasvetli,tam yağmur fırtına havası. Ben tam o sırada denizin çok gerilerine bakıyorum ve kocaman dev dalganın geldiğini görüyorum. Sanki Tusunami olacak bir dalga geliyor. Filimlerde görmüşümdür bu kadar çok büyük dev dalgayı. Eğer o dalga gelirse,bütün kıyı şeridini ve yalıyı içine alacağını biliyorum sanki. Ben hemen yalvarır bir şekilde” Hemen gidelim! Ne olur kaçalım burdan !”diyorum. Amacım, sadece onu  bu evden nasıl kurtarırım diye düşünüyorum.

Karşımdaki bey ne diyor biliyor musunuz? Yavaş ,ağır bir ses tonuyla ,”BANA BİRŞEY OLMAZ,BİR ŞEY OLMAZ” diyor ve  denizin üstündeki o çok büyük dalganın gelişini  hiç  kıpırdamadan izliyordu…Yüzü ,o mavi gözleri ,denizdeki o masmavi dev dalganın gelişine  hiç mi hiç korkmadan bakıyordu….

Birden uyandım. Allah’ım bu rüyayı unutmayayım diye defalarca kendime tekrar ettim.Çünkü ilk aklıma gelen, ”Bu güzel rüyayı çoçuklarıma  unutmadan, bütün detaylarıyla  anlatmalıyım”diye düşündüm. Sizlerle de paylaşmak bu güne nasipmiş.

Anlamışsınızdır kimi gördüğümü……

Bu yazı Atatürk sevgisi içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

5 Responses to Ne yazık ki, rüyaydı…

  1. colette60 dedi ki:

    Tüylerim diken diken oldu Sibel hanımcığım. Gerçekten O’na bir şey olmaz değil mi ? O Atadır, Cumhuriyettir… Ah Cumhuriyet’im ,ah demokrasi ahhhh !!!

    • * dedi ki:

      Gerçekten böyle dedi.6-7 sene önce görmüştüm,hala etkisindeyim.İnşallah bir şey olmaz diyelim ATAM gibi.

  2. Aktuelmoda dedi ki:

    Öncelikle Nilgün Abla’nın yorumundaki sözlere katılmamak elde değil ki ahhh ki ne ahhh.!!!..Bana Birşey olmaz !!.Gerçekten gözlerim doldu okurken… 😦

    • * dedi ki:

      Ablacım,hiç bir güç yokturki,onun sevgisini içimizden sökep çıkartsın.Asıl bunu anlıyamıyorlar,bu nasıl sevgiymiş böyle, diyorlar.İnanıyorum,bize,Vatanımıza bir şey olmayacak.Moraller bozuk olunca, onu hatırlıyalım,bize güç verir.

  3. Elif'in Terazisi dedi ki:

    19 Mayıs’ı benim doğum günüm bilin demişti. Şimdi şu yaşadıklarımıza bakın:((

Yorum bırakın